Tekrarı olacak mı?

Bu aşk denilen sahte duygunun saçma acısı değil. Bir defa hayata geldiğimiz, tekrarı olmayan hayatın. Tekrar yaşanan hayatsal sorunları sırasında belki son olacak belki tekrar edecek süreç. Umarım son olur derken defalarca kez defaatle çığ düşürüyor. Altında kalmayı ümit edercesine. Hayatım boyunca beni tanıyanlar bilir. Defalarca kez, senelerce çevrem mutlu olsun istedim. Hep ben demeye başlayamadım. Çünkü Hep onlara üzüldüm. Yine üzülen ben mi olurum? Belki son defa olacak. Sürece girme hissiyatı. HOŞGELDİN. umarım kalırsın böyle ölüm gibi sessizce gitme bu sefer. Geçmişte sessizce gidip gidip unutturmuştun.

Hayat bilinmezliklerle dolu süreçte çevreni mutlu etmekle geçen ömür misali adlandırmıştım. 

Halbuki ilk gelişler hep son olur ümidi ile tekrar ettikçe diriltti ruhumu. Yada ben öyle sandım.

Tükenmişim.

Bunu anladım.

Tükendim.

Veda etmiyorum. 

Ruhumun bir parçası, duygularımı biraz daha törpülediler.

Bana sürekli aptal tebessümle dolaştığım zamanlarda. Mutlu diyen sürekli sırıtan çocukta dediler. Ah Bi bilseler


Ah keşke anlasalar.

Taşımaya çalıştığım yük bir çok insan için sepette yumurta belki de.

Ama bildiğim tek şey sürekli tekrar eden, başkalarını mutlu et salla ya kendi mutluluğunu diyen hayat karşımda.

Benliğim 5 6 yaş sonrası gelmişse eğer, 29 30 yıldır ben bu benlikle, ölümü bilerek, anın tadını çıkararak, can acıtmama gayesi içinde yaşadım. 

Şehirler değiştirdim. Kendim için değildi. Ama öyle sandılar. 

Konforu bıraktım. Yine başkaları içindi. 

Geçmişte yaptığım her şeyi tekrar yaparım. Bir gram acı çekmem.

Ama sandım ki hayat herkesin sepetine 1 yumurta koymuş. 

Benim yüküm bana ağır geldi. 

Ben taşımakta artık güç bulamıyorum.

Yıllar önce bu raktede ile söz verdim kendime. Mutlu ol. Küçücük şeylerle. Ama büyük olan bakış açına küçük gelen gerçeklerle yaşarken bak ve mutlu ol.

Tutunduğum hayatta bir dal misaliydi. En sağlamı oydu. Ben bu yoldan dönerim umarım diyen mantığım, ama duygularım ağır basar oldu.

Öyle bir ikilem, öyle bir hayat döngüsü, öyle bir gerçek ki. İstemsizce atan kalbimiz gibi.

Çıkarın kalbimizi atmaya çalışır. Kasların alışkanlığı gibi. Enerjisi bitene dek. Kurbağa diseksiyonu sırasında görmüştüm. Ah ben okudum az biraz. Okumaya çalıştım. Çabaladım. 

Ekimden gelen hep buydu. Sonu olmaz uçurumun dibinde sürüklenmiş ve bekliyorum gibi. 

Hayatta böyle değil miydi?

Bilinmezliklerle dolu bir perde. Araladıkça uyandığımız. Işığı gördükçe irkildiğimiz. Yeri gelip ritme uyduğumuz. Yeri gelip akıl sağlığımızın yerinde olduğunu düşündüğümüz, bildiğimiz. 

Neyse yanılsamalar perdesinde bu ışık bana amaçsız geliyor. Aklımı kurcalayan tek şey var.

Neden?

Cevap bulsam duracak. Cevapsız kalsa, izahı olmayan mizaha dönecek. 

Buraya kadar okuduysanız. 

Bilin ki, insanlar değişir. 

Tekillikten çoğulluğa giden bu değişimin sonuçları arasında virgül yada noktayız. 

Virgül atma gayesindeyim sadece. Umarım noktaya dönmez. 

Tek amacım soruyu cevaplamak yada sorunu çözmek. 

Her sorun çözülür. 

Cevapsız kalırsa sorun bir şekilde biter zaten. 

Yeri ve zamanı gelmedi sadece.

Geri sayıma da az kalmış yıllar önce verilen sözle eşdeğer zamanda ilerliyor zaman. Müthişsin.

Senin Fikrin ?

Yorum Gönder (0)
Daha yeni Daha eski